GardenLife

Hüseyin Yurdakul


sancaktextile@gmail.com
  Tüm Yazıları & Özgeçmiş

BAL ARISI

"Rabbin, bal arısına; 'Dağlardan, ağaçlardan ve insanların yaptıkları çardaklardan, kovanlar, evler edin!' diye vahyetti.(Nahl 68)
Kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim sayısız mucize ile doludur. Bunlardan birisi de Nahl Sûresindeki bal arısı ile ilgili ayetlerdir. Aslında bal, başlı başına Allahu Teala'nın bir mucizesidir ki bu sadece baldan ibaret değildir. Balın yanı sıra polen, propolis, arı sütü, arı ekmeği ve arı zehiri gibi daha bir çok mucizevi arı ürünü vardır.
Arapçada 'Nahl' arı demektir. Yani 'Nahl Suresi' Arı Suresi demektir.Türkçemizde isimlerde cinsiyet ayrımı yoktur. Biz erkek arıya da, dişi arıya da arı deriz ve erkek olsun, dişi olsun; 'O arı, O arılar, Onlar' diye hitap ederiz. Yine genel olarak, muhatabımız erkek ya da dişi olsun ayrım yapmadan; 'O, Bu, Şu' veya çoğulsa; 'Onlar, Bunlar, Şunlar' diyerek aynı ifadeleri kullanırız. Halbuki Arapçada bu ifadeler erkeğe ve dişiye göre farklılık gösterir. Erkeğe; o, derken 'هو' (huve), dişiye; o, derken 'هي' (hiye) denir. Erkeklere; onlar, derken 'هم', (hum) dişilere; onlar, derken 'هن' (hunne) kelimesi kullanılır. Aksi taktirde hata yapılmış olur. Aynı durum fiil çekimlerinde de geçerlidir.
Erkeğe: yaz, derken 'اكتب' (uktub), kadına yaz, derken; ' اكتبي' (uktubî), erkeklere; yazın, derken; 'اكتبو' (uktubû), kadınlara yazın derken, 'اكتبن' (uktubne) denir. Türkçede bulunmayan cinsiyet ayrımı, Arapçanın yanı sıra, Rusça, Almanca gibi daha bir çok dilde de vardır.
Nahl kelimesi, Arapçada arının cins ismidir, yani erkeklik ya da dişilik ifade etmeksizin mücerret, arı demektir. Buraya kadar her şey normal görünüyor..
Yazının başında mealini verdiğimiz Nahl Suresinin 68. Ayetinde, Allahu Teala, bal arısına 'kovanlardan evler edin' derken, dişi bal arısına hitab ederek; 'اتخذي' (ittehızî) buyuruyor. Şayet erkek bal arısına hitab etseydi, fiil 'اتخذ' (ittehız) şeklinde olurdu.
Bir sonraki ayette ise bal arısına; 'Her türlü meyvenin çiçeğinin özünden ye! Rabbinin koyduğu fıtrî kanunlara (genetik kodlama) boyun eğerek O'nun sana ilham ettiği yolu takip et!.' buyuruyor. Ayet, 'Onların karınlarından muhtelif renklerde bir sıvı çıkar ki, onda insanlar için şifa vardır! İşte bunda düşünüp akıl yoran bir topluluk için ayetler, mucizeler vardır!' buyurularak son buluyor.
Mealini verdiğimiz Nahl Suresinin bu 69. Ayetinde de Allahu Teala, bal arısına dişi muhatab sığası (çekimi) ile hitab ederek; 'كلي' (ye) ve yine 'اسلكي' (koyul, takip et) buyuruyor..
Kovanlarda bulunan kraliçe arıların, 17. Yüzyıla gelinceye kadar erkek oldukları zannediliyordu ve bu yüzden de onlara 'Bey Arı' denilerek erkek oldukları ihsas ediliyordu. Ancak 1609 yılında ingiliz Charles Butter bey arının, erkek değil dişi olduğunu keşfetmiş ve bu tarihten sonra 'Bey Arı' değil, 'Ana Arı' veya 'Kraliçe Arı' olarak ifade edilmesini sağlamıştır. 1670 yılında ise Hollandalı Swammerdam, balı yapan arıların sadece dişi arılar olduğunu, erkek arıların böyle bir hususiyetleri olmadığını bulmuştur. Erkek arılar ise sadece üreme işi ile vazifelendirilmişlerdi.. Kur'an ise bize, bütün bu hassas ve gizli bilgileri bu keşiflerden yaklaşık 1000-1100 yıl önce haber vermiştir.
 Maalesef biz müslümanlar Kur'an-ı Kerimi çok ihmal ettik, Onu yetim ve öksüz bıraktık! Aslında Kur'an-ı Kerimi okuma ve anlama seferberliğine ihtiyacımız var.. Mucizelerle dolu Kitabımıza daha fazla eğilmeli değil miyiz?!


 Okunma Sayısı : 260

Yorumlar

Yorum Yap

Adınız Soyadınız
E-Posta
Girilecek rakam : 336957
Lütfen yukarıdaki rakamları yazınız.